Senem Gökel (b. 1982) was born in Nicosia. Her first poems were published in 2005. Her poems, translations and prose have been published in various literary magazines of Cyprus, Turkey and Greece, such as Varlık, Kitap-lık, Cadences, Mandragoras and Eneken. In 2012, she received the Fikret Demirag Poetry Award from the Union of Cyprus Writers. As a result of this award, a bilingual poetry collection (in Turkish, Greek) was published under the general title of Ποίηση / Şiirler (Poems) which consists of poems by two Cypriot poetesses (2012). Her poetry collection in this book is titled as İkinci Jülide / Ζουλιντέ η δεύτερη. Gökel has also participated in several poetry anthologies as well as organized poetry events such as of Cypriot Poets: Transcending Conflict at the National Poetry Library, London (2017). In addition, she published two poetry pamphlets, one, as the author, and another, as the editor of the titles (Unutmabeni/Forget-Me-Not/Μη με λησμόνει, 2018; Cypriot Poets: Transcending Conflict, 2017.) Gökel, is a member of the General Assembly in the Union of Cyprus Writers.
**
Photograph credit: Mehmet Nevzat Erdoğan
**
Sabah Kahvesi
Sabahları Lefteris’ Kafenion’da
kahvemi ısmarlarken
Greek coffee, diyorum
Evime döndüğümde, Türk kahvesi içeceğim
Aynı şehirde ikisini içtiğim de olur
Bir şarkı mırıldandım
ve hep bir ağızdan söylendi şarkım
Unuttum adı neydi şarkının.
**
Gece ve Çocuk
Diken üstünde oturarak büyüdük
Yatak odamızı su bastı
Kimdi ölüler?
Evimizde kimdi ölüler?
Bir ses yükseldi
Horozun üç ötüşü
İsmail’i çağırıyor durmadan
Babam mide gurultumdan korktuğumu söylüyor anneme
Üç ince bedende üç kesik baş
Herkes uyuyor
Mutfağa gidiyor ve
çarpıyorum yere bardağı.
**
Venedik Surlarında Yürüyüş
Erguvan moru için kıyılan nice
murex trunculus’a adanmıştır.
Surların aşağısında
çocuklar köpekleri kovalıyor
köpekler köpekleri
Oraya buraya serpilmiş hurma ağaçları
yerinden kıpırdamıyorlar—
evimdeki halim gibi.
Dışarıda köpekler gibi kaçışım—
hurma ağaçları gibi dimdik
sohbet eden insanlardan.
Yazık, hep kilitli Mağusa Kapısı;
şimdi incir ağacı bitmiş her harabe evde
Kapı’da asılan asilerle katiller yaşıyor.
Ruhlara bile tutsak adanın laneti
Bin iğne bir aynaya seni çiziyor;
denizin demirden duvarları
yavaşça kıyıya çarparken
kulaklarıma kabuklar doluyor.
**
İki Baykuş
Eve gidip sizi soyunacağım.
Yontulmayan ruhlarıyla erkek çocuklar
uykuma taliptir, biliyorum.
Kıvırcık saçlarıyla gümüş
Tanrılara büyüyerek muhteşem
Neyi almaya çalışacaktır
Fesini yakalamaya çalışır gibi bir karabasanın
Bir pirinci güneşe tutuyorum
Bak diyorum, bunda bir çocukluk vardır
Ondandır gömleğimde apaydın baykuşlar
—apaydın olmasın şaha kalkmış kitap yutan adamdan
apaydın olmasın adamın yakasına tertip veren hanımdan—
İki gardiyandır, iki oturan
İkisi iki göğsümde kimseye tapmayandan.